Youtube Kanalımızı Abone Olmayı Unutmayınız.

Münih'te 1 gün



Ahh Münih, biraları, parkları, sosisleri ve parklarda gezen çıplak amcaları... Evet, parklarda gerçekten çıplak dedeler geziyor. Bu konuyu ilerleyen paragraflarda anlatmak üzere erteliyorum ve Münih’e gitmek istiyorsanız öncelikle bavulunuza neler atmalısınız bundan bahsedelim, yani havalar nasıldır?

Münih bildiğiniz gibi biraz kuzeyde kalıyor. Biz ağustos ayında gittiğimiz için şortlarla doldurmuştum çantamı ama ne oldu? Üşüdüm! Temmuz ayı en sıcak ay, tatbiki bir Kanada’dan bahsetmiyoruz, onun için bizce her mevsimde uygun kıyafetlerle gerekli önlem alındığı takdirde Münih ziyaret edilebilir, bu konuda kendinizi sınırlamayın. Tabi kışları Almanya’nın soğuğu pek yaman oluyormuş, kıyafetleri ona göre ayarlarsanız zatürre olup yataklara düşmezsiniz.

Münih’in nüfusunun 1.378 milyon olduğu, Bavyera eyaletinin başkenti olduğu gibi sıkıcı bilgileri verelim ve yolumuza devam edelim.

Biz Münih seyahatimizde adını dahi hatırlamadığım ve benim gece uyuyamadığım ama çok tatlı Hint bir resepsiyon görevlisine sahip, tren garının dibinde bir otelde kaldık. Münih şehir merkezi zaten çok küçük yürüyerek her yeri gezilebilir. Biz 1 gün kaldığımız için zaten şehir merkezinin dışına pek çıkamadık. Bütün şehir merkezini de yürüyerek gayet güzel bir şekilde gezdik. Ama ben yürümeyi sevmem diyenler için Almanya’nın tren ve metro şirketi DB BAHN sizin konforunuz için burada gerçekten, tertemiz her yere ulaşan metro emrinize amade. Metronun fiyatı gibi konulara girmiyorum, buyurun buradan inceleyiniz. Ayrıca bisiklette bu düz şehirde güzel bir ulaşım aracı, nehir kenarındaki ağaçlı yolda bisiklet süren sportif Alman dedelere katılabilirsiniz.

Biz Münih’e gece vardık Cumartesi gecesi uzun tren yolculuğu sonucu yorgun bitkin ve açtık, saatlerde 23.00 gösterdiğinden etrafta sadece çalışkan Türk dönerci ve tren istasyonunun içindeki büfe tarzı sosisçi, pretzelciler tabi Burger King gibi fast food dükkânları açıktı. Almanya’ya gelen bünye gerçekten ne döner yemek ister ne de Burger King .  Biz de gittik tren istasyonuna şöyle bir bakındık genç sırt çantalı grubun etrafında toplandığı büfeye yöneldik, ben bir currywurst denilen sosisli sandviçle aşk yaşadım gerçekten. Bir tren istasyonunda bu kadar lezzetli sosis şaşılacak şeydir ki Mustafa tren istasyonunda yemem ben sosis miden bozulacak diye bana kızdı kendisi de pretzel isimli Münih’e özgü susamlı simitten aldı, simidin arasında tereyağı ve yeşil soğan koyulmuş gerçekten ilginç güzel bir şey olmuş. Ve tabi en sevdiğim aktivite olan yurtdışındayken süpermarket gezme aktivitemizi tren istasyonunda ki markette gerçekleştirdik. Envai çeşit milka, çikolata, nutella cennetinde kendimizi kaybettikten sonra otelimize döndük ben uyuyamazken Mustafa mışıl mışıl uyudu.

Ertesi gün sabah erkenden kalktık, otelimizden çıktık etrafta in cin oynuyor, bakın gerçekten bu kadarını beklemiyorduk tamam Pazar günü ama su alacak bir yer dahi bulunmaz mı bir şehirde? Su bulmaya çalışırken yağmura yakalandık. Tipik Avrupa ve kuzey ülkesi klasiği olarak trafiğin düzenine, yayalara yol verilmesine biz de niye yok diyerek, vay be adamlar medeni muhabbeti eşliğinde Marienplatz denen turistik ve tarihi merkeze ulaştık. Zaten tren garının dibindeki otelimizden Marienplatz’a ulaşmak yürüyerek 10 dakika, tabi yollar geniş, kaldırımlara araba park etmek gibi hayvanlıklar yapmıyor insanlar, dümdüz geniş yollarda kırlarda koşturan Heidi ve Peter gibi şen şakrak ulaştık hedefe.

 Marienplatz bir meydan zaten platz da Almanca meydan anlamına geliyor, meydana ulaştığınızda ihtişamlı tarihi bir bina görüyorsunuz, Rathaus oluyor bu yani belediye binası. Binanın kulesine çıkış 1 euro gibi bir ücretti öğrenciler için. Bunun için ISIC kartınız olması gerekiyor. Bu arada öğrenciler için ISIC kart yani uluslararası öğrenci kartının avantajları için tıktık. Tepeye asansörle çıkıyorsunuz ve gerçekten muazzam bir manzara var.

Rathaus'un tepesinde Münih manzarası

 Binanın avlusunda oturma yerlerinde soluklanabilirsiniz. Ya da etraftaki kafelere alalım sizi kahvenizi yudumlayın ve saat 12.00 da Rathaus’un tepesinde yapılan küçük asker değişim seremonisini bekleyebilirsiniz ama beklemeseniz de olur ahım şahım bir şey de yok. Bu meydanda belediye binası dışında pek bir atraksiyon yok açıkçası.

Rathaus

Sonraki durak Pınar için en çok merak uyandıran yer: Viktualienmarkt. Burası bir pazar, bildiğimiz pazar ama sosisini ve biranı alıp oturuyorsun oturma alanında, sohbet muhabbet yapıyorsun artık canın ne isterse. Ama şansımıza biz gittiğimiz gün kapalıydı pazar. Ama Munih'te yemek yazısında uzun uzun bahsedeceğiz ve rica ediyoruz biz göremedik siz mutlaka gidin.

Biz biraz spontane gezmeyi seven bir ikiliyiz yani tabi ki şehrin mutlaka görülmesi gereken yerleri, görmek istediğimiz yerleri not alırız ama dolaşarak, sokaklarda kaybolarak gezmeyi ve öğrenmeyi bugün şu müzeler ve şu binalar görülecek, akşam şurada yemek yenecek tarzı motamot ve sıkıcı planlar bize gelmez. O sebeple biz yine avare avara yürümeye başlıyoruz ve nehir boyunca, yeşilliğin tadını çıkarıyoruz, mimariye hayran kalıyoruz.

Tabi burada telefonumuza indirdiğimiz çevrimdışı haritaların yardımıyla Englischen Garten adlı parka ulaşıyoruz. Bu bizim hayatımızda gördüğümüz en güzel park arkadaşlar ne Londra’daki Hyde Park ve ne Amsterdam’daki Vondelpark. Alabildiğine yeşillik, sağımız solumuz önümüz arkamız yeşil. Tabi bunda Münih’in aldığı yağışın payı büyük.


Englischen Garten

Parkta yürüyoruz, hani demiştik ya bu şehir merkezinde her yer kapalı herkes nerede? Herkes buradaymış meğerse soğuk havaya karşın bikinisiyle yatanlar, çocuklarını gezdirenler, birasını yudumlayanlar. Klasik bir Alman Pazar günü buna benziyor herhalde. Etrafta dolaşırken yerlerde çıplak bir şekilde yatan amcalara rastlıyoruz yer yer adamlara tacizkâr bakışlar atmayalım diye kendimizi tutuyoruz tabi ama garipsiyoruz da. Sonradan öğreniyoruz şehrin bazı bölgelerinde çıplak gezmek serbestmiş ve bazı gay topluluklar bunu partner bulmak için bir aktivite haline getirmişler. Özgürlüğün vücut bulmuş hali misin sen Münih diye düşünüyoruz, insanlar birbirine bu denli saygılı olmasını ayakta alkışlıyoruz. Kimse çıplak gezen amcalara sen ne yapıyorsun dayı demiyor. Bizde de ne yazık ki gay amcalar asansörde öpüşerek aşklarını gizlemek zorunda kalıyor, geyik bir yana bu olaya bir de bu açıdan bakalım.

Almanya’ya gelmişken sosise doymaya ant içmiş olan ben, çimlerde yatıp yuvarlanmaca yaptıktan sonra haydi diyorum Chinesischer Turm ve Biergarten bizi bekler. 

Chinesischer Turm

Chinesischer Turm’a şöyle bir göz atıktan sonra fazla cafcaflı buluyoruz ve Biergarten’da sosis ve biramızı alıp banklara oturmaya karar veriyoruz. Burada bir yerel gibi bira bratwust (sosis) keyfinin ardından parktaki yürüyüş esnasında bir barajda sörf yapan gençlere rastlıyoruz. Yapay küçücük bir barajdan bahsediyoruz ve hava 15 derece ama Alman gençler adrenalinin etkisinde müthiş bir keyifle sörf tahtalarının üstündeler. Bir süre oturup onları izliyoruz, çok keyifli, oldukça alternatif bir aktivitede denizsiz Münih için. Ve küçük çocuklarda bu aktiviteye katılıyorlar, minik sörf tahtalarıyla. Valla biz olsak ay bir yerin kırılır bu havada hasta olursun diye çocuklara spor yaptırtmayız. Ama bu endişelerimizde haklı olsaydık sanırım Almanya’da hiç bir çocuk yaşamıyor olurdu. Çünkü çocukların sportif aktivitelerine ve özgürlüğüne gerçekten sınır koymayan ebeveynler çoğunlukta.

Bu keyifli ve oldukça yerel Pazar aktivitesinin ardından bu kadar yerellerle takılmak yeter deyip turistliğin dibine vuran Hofbrauhaus adlı bira evine gidiyoruz. Efendim bu bira evi 400 yıldan fazla zamandır faaliyette olan kocaman bir bira evi. Çok çeşit bira yok, az ve öz kendi ürettikleri biraları servis ediyorlar. Burayla ilgili ayrıntılı yazı için tıktık.

Bu uzun günün ardından başka bir şehre geçeceğimiz için Münih’ten ayrılıyoruz. Münih’teki bütün atraksiyonları görme fırsatımız olmadı 1 günümüz olduğu ve sıkıştırarak, telaşla gezmeyi sevmediğimiz için fakat görülmesi gereken ama bizim göremediğimiz diğer yerlerle ilgili yazı yolda.

Münih derli toplu, bol yeşillikli, şirin bir şehir. Çok enteresan, çok farklı bir şehir olduğu söylenemez ama Mustafa’da Almanların düzenine ve kurallara bağlılığına hayranlık uyandıran bir şehir oldu. Pınar içinse mükemmel parkı, bireyselliğin ve özgürlüğün ön planda olduğu, müthiş biraların vatanı olarak hayranlık uyandırdı. Münih’e uygun fiyatlı uçak bileti bulmak hiç de zor değil Alman kültürü kendine hayran bırakacak güzellikte o zaman ne duruyorsunuz sizi Münih’e davet ediyoruz. 

0 yorum:

İyi Gezdin. Blogger tarafından desteklenmektedir.