Ahh Münih, biraları, parkları, sosisleri ve parklarda
gezen çıplak amcaları... Evet, parklarda gerçekten çıplak dedeler geziyor. Bu
konuyu ilerleyen paragraflarda anlatmak üzere erteliyorum ve Münih’e gitmek
istiyorsanız öncelikle bavulunuza neler atmalısınız bundan bahsedelim, yani
havalar nasıldır?
Münih bildiğiniz gibi biraz kuzeyde kalıyor. Biz ağustos
ayında gittiğimiz için şortlarla doldurmuştum çantamı ama ne oldu? Üşüdüm!
Temmuz ayı en sıcak ay, tatbiki bir Kanada’dan bahsetmiyoruz, onun için bizce her
mevsimde uygun kıyafetlerle gerekli önlem alındığı takdirde Münih ziyaret
edilebilir, bu konuda kendinizi sınırlamayın. Tabi kışları Almanya’nın soğuğu
pek yaman oluyormuş, kıyafetleri ona göre ayarlarsanız zatürre olup yataklara
düşmezsiniz.
Münih’in nüfusunun 1.378 milyon olduğu, Bavyera
eyaletinin başkenti olduğu gibi sıkıcı bilgileri verelim ve yolumuza devam
edelim.
Biz Münih seyahatimizde adını dahi hatırlamadığım ve
benim gece uyuyamadığım ama çok tatlı Hint bir resepsiyon görevlisine sahip, tren
garının dibinde bir otelde kaldık. Münih şehir merkezi zaten çok küçük
yürüyerek her yeri gezilebilir. Biz 1 gün kaldığımız için zaten şehir
merkezinin dışına pek çıkamadık. Bütün şehir merkezini de yürüyerek gayet güzel
bir şekilde gezdik. Ama ben yürümeyi sevmem diyenler için Almanya’nın tren ve
metro şirketi DB BAHN sizin konforunuz için burada gerçekten, tertemiz her yere
ulaşan metro emrinize amade. Metronun fiyatı gibi konulara girmiyorum, buyurun buradan inceleyiniz.
Ayrıca bisiklette bu düz şehirde güzel bir ulaşım aracı, nehir kenarındaki
ağaçlı yolda bisiklet süren sportif Alman dedelere katılabilirsiniz.
Biz Münih’e gece vardık Cumartesi gecesi uzun tren
yolculuğu sonucu yorgun bitkin ve açtık, saatlerde 23.00 gösterdiğinden etrafta
sadece çalışkan Türk dönerci ve tren istasyonunun içindeki büfe tarzı sosisçi,
pretzelciler tabi Burger King gibi fast food dükkânları açıktı. Almanya’ya
gelen bünye gerçekten ne döner yemek ister ne de Burger King . Biz de
gittik tren istasyonuna şöyle bir bakındık genç sırt çantalı grubun etrafında
toplandığı büfeye yöneldik, ben bir currywurst denilen sosisli sandviçle aşk
yaşadım gerçekten. Bir tren istasyonunda bu kadar lezzetli sosis şaşılacak
şeydir ki Mustafa tren istasyonunda yemem ben sosis miden bozulacak diye bana
kızdı kendisi de pretzel isimli Münih’e özgü susamlı simitten aldı, simidin
arasında tereyağı ve yeşil soğan koyulmuş gerçekten ilginç güzel bir şey olmuş.
Ve tabi en sevdiğim aktivite olan yurtdışındayken süpermarket gezme
aktivitemizi tren istasyonunda ki markette gerçekleştirdik. Envai çeşit milka,
çikolata, nutella cennetinde kendimizi kaybettikten sonra otelimize döndük ben
uyuyamazken Mustafa mışıl mışıl uyudu.
Ertesi gün sabah erkenden kalktık, otelimizden çıktık
etrafta in cin oynuyor, bakın gerçekten bu kadarını beklemiyorduk tamam Pazar
günü ama su alacak bir yer dahi bulunmaz mı bir şehirde? Su bulmaya çalışırken
yağmura yakalandık. Tipik Avrupa ve kuzey ülkesi klasiği olarak trafiğin düzenine,
yayalara yol verilmesine biz de niye yok diyerek, vay be adamlar medeni
muhabbeti eşliğinde Marienplatz denen turistik ve tarihi merkeze ulaştık. Zaten
tren garının dibindeki otelimizden Marienplatz’a ulaşmak yürüyerek 10 dakika,
tabi yollar geniş, kaldırımlara araba park etmek gibi hayvanlıklar yapmıyor
insanlar, dümdüz geniş yollarda kırlarda koşturan Heidi ve Peter gibi şen
şakrak ulaştık hedefe.
Marienplatz bir meydan zaten platz da Almanca
meydan anlamına geliyor, meydana ulaştığınızda ihtişamlı tarihi bir bina
görüyorsunuz, Rathaus oluyor bu yani belediye binası. Binanın kulesine çıkış 1
euro gibi bir ücretti öğrenciler için. Bunun için ISIC kartınız olması
gerekiyor. Bu arada öğrenciler için ISIC kart yani uluslararası öğrenci
kartının avantajları için tıktık. Tepeye asansörle çıkıyorsunuz ve gerçekten
muazzam bir manzara var.
Rathaus'un tepesinde Münih manzarası
Binanın avlusunda oturma yerlerinde
soluklanabilirsiniz. Ya da etraftaki kafelere alalım sizi kahvenizi yudumlayın
ve saat 12.00 da Rathaus’un tepesinde yapılan küçük asker değişim seremonisini
bekleyebilirsiniz ama beklemeseniz de olur ahım şahım bir şey de yok. Bu
meydanda belediye binası dışında pek bir atraksiyon yok açıkçası.
Rathaus
Sonraki durak Pınar için en çok merak uyandıran yer:
Viktualienmarkt. Burası bir pazar, bildiğimiz pazar ama sosisini ve biranı alıp
oturuyorsun oturma alanında, sohbet muhabbet yapıyorsun artık canın ne isterse.
Ama şansımıza biz gittiğimiz gün kapalıydı pazar. Ama Munih'te yemek yazısında
uzun uzun bahsedeceğiz ve rica ediyoruz biz göremedik siz mutlaka gidin.
Biz biraz spontane gezmeyi seven bir ikiliyiz yani tabi
ki şehrin mutlaka görülmesi gereken yerleri, görmek istediğimiz yerleri not
alırız ama dolaşarak, sokaklarda kaybolarak gezmeyi ve öğrenmeyi bugün şu
müzeler ve şu binalar görülecek, akşam şurada yemek yenecek tarzı motamot ve
sıkıcı planlar bize gelmez. O sebeple biz yine avare avara yürümeye başlıyoruz
ve nehir boyunca, yeşilliğin tadını çıkarıyoruz, mimariye hayran kalıyoruz.
Tabi
burada telefonumuza indirdiğimiz çevrimdışı haritaların yardımıyla Englischen
Garten adlı parka ulaşıyoruz. Bu bizim hayatımızda gördüğümüz en güzel park
arkadaşlar ne Londra’daki Hyde Park ve ne Amsterdam’daki Vondelpark.
Alabildiğine yeşillik, sağımız solumuz önümüz arkamız yeşil. Tabi bunda
Münih’in aldığı yağışın payı büyük.
Englischen Garten
Parkta yürüyoruz, hani demiştik ya bu şehir merkezinde
her yer kapalı herkes nerede? Herkes buradaymış meğerse soğuk havaya karşın
bikinisiyle yatanlar, çocuklarını gezdirenler, birasını yudumlayanlar. Klasik
bir Alman Pazar günü buna benziyor herhalde. Etrafta dolaşırken yerlerde çıplak
bir şekilde yatan amcalara rastlıyoruz yer yer adamlara tacizkâr bakışlar
atmayalım diye kendimizi tutuyoruz tabi ama garipsiyoruz da. Sonradan
öğreniyoruz şehrin bazı bölgelerinde çıplak gezmek serbestmiş ve bazı gay
topluluklar bunu partner bulmak için bir aktivite haline getirmişler.
Özgürlüğün vücut bulmuş hali misin sen Münih diye düşünüyoruz, insanlar
birbirine bu denli saygılı olmasını ayakta alkışlıyoruz. Kimse çıplak gezen
amcalara sen ne yapıyorsun dayı demiyor. Bizde de ne yazık ki gay amcalar
asansörde öpüşerek aşklarını gizlemek zorunda kalıyor, geyik bir yana bu olaya
bir de bu açıdan bakalım.
Almanya’ya gelmişken
sosise doymaya ant içmiş olan ben, çimlerde yatıp yuvarlanmaca yaptıktan sonra
haydi diyorum Chinesischer Turm ve Biergarten bizi bekler.
Chinesischer Turm
Chinesischer Turm’a şöyle bir göz
atıktan sonra fazla cafcaflı buluyoruz ve Biergarten’da sosis ve biramızı alıp
banklara oturmaya karar veriyoruz. Burada bir yerel gibi bira bratwust (sosis)
keyfinin ardından parktaki yürüyüş esnasında bir barajda sörf yapan gençlere
rastlıyoruz. Yapay küçücük bir barajdan bahsediyoruz ve hava 15 derece ama
Alman gençler adrenalinin etkisinde müthiş bir keyifle sörf tahtalarının
üstündeler. Bir süre oturup onları izliyoruz, çok keyifli, oldukça alternatif
bir aktivitede denizsiz Münih için. Ve küçük çocuklarda bu aktiviteye
katılıyorlar, minik sörf tahtalarıyla. Valla biz olsak ay bir yerin kırılır bu
havada hasta olursun diye çocuklara spor yaptırtmayız. Ama bu endişelerimizde
haklı olsaydık sanırım Almanya’da hiç bir çocuk yaşamıyor olurdu. Çünkü
çocukların sportif aktivitelerine ve özgürlüğüne gerçekten sınır koymayan
ebeveynler çoğunlukta.
Bu keyifli ve oldukça yerel Pazar aktivitesinin ardından
bu kadar yerellerle takılmak yeter deyip turistliğin dibine vuran Hofbrauhaus
adlı bira evine gidiyoruz. Efendim bu bira evi 400 yıldan fazla zamandır
faaliyette olan kocaman bir bira evi. Çok çeşit bira yok, az ve öz kendi
ürettikleri biraları servis ediyorlar. Burayla ilgili ayrıntılı yazı için
tıktık.
Bu uzun günün ardından başka bir şehre geçeceğimiz için
Münih’ten ayrılıyoruz. Münih’teki bütün atraksiyonları görme fırsatımız olmadı
1 günümüz olduğu ve sıkıştırarak, telaşla gezmeyi sevmediğimiz için fakat
görülmesi gereken ama bizim göremediğimiz diğer yerlerle ilgili yazı yolda.
Münih
derli toplu, bol yeşillikli, şirin bir şehir. Çok enteresan, çok farklı bir
şehir olduğu söylenemez ama Mustafa’da Almanların düzenine ve kurallara
bağlılığına hayranlık uyandıran bir şehir oldu. Pınar içinse mükemmel parkı,
bireyselliğin ve özgürlüğün ön planda olduğu, müthiş biraların vatanı olarak
hayranlık uyandırdı. Münih’e uygun fiyatlı uçak bileti bulmak hiç de zor değil
Alman kültürü kendine hayran bırakacak güzellikte o zaman ne duruyorsunuz sizi
Münih’e davet ediyoruz.
0 yorum: